Orhan Gazi veya Orhan Bey (d. 1281, Söğüt – ö. Mart 1362, Bursa), Osmanlı İmparatorluğu‘nun ikinci padişahı. 1324 ile 1362 yılları arasında beylik yapmıştır. Babası Osman Gazi‘den 16.000 km² olarak aldığı devleti, oğlu I. Murad‘a 95.000 km² olarak bırakmıştır. Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Gazi ve Malhun Hatun’un oğludur. Sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü, halk tarafından çok sevilen, ulemaya saygılı, merhametli bir hükümdar olarak tanımlanır. Sık sık halkın arasına karıştığı, ve dertlerini dinlediği söylenir. Babası Osman Gazi’nin vefatı üzerine 1326’da bey olmuştur. Orhan Bey’e Şücaeddin, “İhtiyareddin” ve “Seyfeddin” unvanları verilmiştir. Ölüm tarihini 1359, 1360, 1361 ve 1362 gösteren kaynaklar da vardır.
“Sultan” unvanını kullanan ilk Osmanlı padişahının I. Murad olduğu kabul edilmektedir; lakin bazı kaynaklar Orhan Bey’i “sultan” unvanını kullanan ilk Osman padişahı olarak kabul etmektedir. Hatta, onun adına darp edilen sikkede “Sultan-ı Azam Orhan Bey” yazılmaktadır; ve üstelik, Orhan Bey’e ait olan bir tuğra’da “Sultan Orhan” yazılmaktadır.
Hatta İbn-i Batuta , Osman Gazi’yi “ilk sultan” olarak adlandırmaktadır.
BEY OLMADAN ÖNCE VE BEY OLDUKTAN SONRAKİ YAŞAMI
Orhan Bey’in çocukluk ve gençliği tam olarak bilinmemekle birlikte adının geçtiği ilk yer 1298 yılında Yarhisar Tekfurunun kızı Holofira yani Nilüfer Hatun ile evlenmesi sonucu olmuştur.
Bu evlilikten ise çocukları Süleyman ve Murad doğmuştur.
699 (1299)’da Osman Gazi merkezini Bilecik-Yenişehir’e naklettiğinde Orhan’ı deneyimli atabey Gündüz Alp ile Karacahisar’a gönderdi. Osman Gazi’nin İznik kuşatması (701/1302) ve Dimboz (Dinboz) savaşına (702/1303) katıldığı anlaşılan Orhan, Lefke seferinde (703/1304) Germiyanlılar’ın tehdidine karşı Eskişehir-Karacahisar’da kaldı. Yanında babasının güvendiği adamları Saltuk Alp ile Köse Mihal de bulunuyordu. Osman Gazi , Lefke seferinde Sakarya üzerinden İznik’e yol veren kalelerin fethiyle uğraşırken Germiyan’dan Çavdar Tatar “Karacahisar’ın pazarına” (Ilıca yanında) yağma akını yapıp çekildi. Orhan yağmacıların peşine düştü, onlara Oynaşhisarı’nda (bugün Çavdarhisar) yetişti, yağma mallarını ellerinden aldı ve Çavdar Tatar’ın oğlunu ele geçirdi. Osman Gazi bu esirle bir antlaşma yaptı ve onu babasına geri gönderdi. Daha sonra Osman, Germiyan-Çavdar saldırılarını karşılamak üzere kendisi Karacahisar’da kalmaya karar verdiğinde Orhan’ı yanına kattığı gazi alpler Akça Koca, Konuralp, Gazi Abdurrahman ve Köse Mihal ile birlikte Sakarya’ya gönderdi (705/1305). Âşıkpaşazade , Orhan’ın kumanda ettiği ilk seferin bu olduğunu belirtir (Târih, s. 108). Orhan stratejik önemi olan Karaçepüş (Katoikia), İznik önünde Karatigin , Absu (Hypsu: Geyve Boğazı’nda) kalelerini fethetti. Yenişehir’de babası yanına geldi. Bu harekâtın hedefi İznik’e gelecek yardımı keserek burayı teslim olmaya zorlamaktı; Orhan bu seferlerde askerî tecrübe kazanmış oldu. Babasının zamanındaki son seferi Adranoz Kalesi (Orhaneli) üzerinedir.
Orhan beyliğin başına geçince Bizans Bitinyası’nın iki büyük merkezi Bursa ve İznik üzerindeki kuşatmayı sıkılaştırdı. 726 (1326) baharında bütün kuvvetleriyle Bursa önüne gelip teslim olmasını istedi. Bursa tekfuruyla uzlaşılan teslim anlaşmasının maddeleri şunlardır: 1. Şehre giren Osmanlı askerleri halka zarar vermeyecek (yağma olmayacak, esir alınmayacak). 2. Gitmek isteyenler mallarıyla Osmanlı askerlerinin himayesinde şehri terk edecek. 3. Teslimde Orhan Bey’e 30.000 altın ödenecek. Bursa tekfuru şehri terdekince Âşıkpaşazâde’ye göre, “Pınarbaşı’nda Ahî Hasan çıktı, burç üzerinde muhkem durdu, ondan sonra Müslümanlar koyuldular” (2 Cemaziyülevvel 726 / 6 Nisan 1326).
Bursa’nın düşmesi ve İznik’in kuşatma altında sıkıntıda olması, İstanbul’da Bitinya bölgesinin tamamının kaybedilmek üzere olduğu kaygısını uyandırdı. Bizans İmparatoru III. Andronikos Paleiologos, Gebze önünde Pelekanon’dan (bugün Eskihisar geçidinde) denizi geçip abluka altındaki İznik’i ve mümkün olursa Bursa’yı kurtarmaya karar verdi. Ordu başkumandanı (Grandomestikos) Yuannis Kantakuzenos’un hâtıratında (notlarla Almanca çevirisi bk. Geschichte, II, 22 vd.) Pelekanon savaşı bütün ayrıntılarıyla verilmiştir. Bu kaynağa göre imparator daha önce 1328’de Anadolu sahilinde Bizans’a ait Kyzikos (Kapıdağı) ve tahkimli yarımada Pegae’ya (bugün sahilde Karabiga) gitmiş ve Karesi Beyi Temirhan ile (Demirhan) bir antlaşma yapmıştır. Kantakuzenos’a göre imparator, Karesi beyini saldırıdan vazgeçirmeyi ve bağımlı duruma getirmeyi amaçlamıştı (a.g.e., II, 20). Aslında bu bir ittifak antlaşması idi. Osman Gazi zamanında 1303’te Apolyond’a kadar Bursa ovası istilâ edilmişti; 724’te (1324) Adranos Kalesi’nin fethedilmesi Karesi Beyliği’yle anlaşmazlığın kaynağı olmalıdır.
ANADOLU FETİHLERİ:
Orhan Gazi Bizans Devletine yaptığı fetihler dışında beyliğin ilk dönemlerinde ayrıca Anadolu’ya da fetihler başlatmıştır.
Orhan Bey 1321’de Mudanya‘yı fethederek beyliğini Marmara Denizi kıyısına ulaştırmıştır. 1323 yılında Gebze de kendi adında camii yaptırmıştır. 1321 ve 1326’ya kadar Gazi komutanlar emri altında Osmanlı beylik birlikleri beylik sınırlarına sevk edilmiş ; Konur Alp Batı Karadeniz dolaylarına, Akça Koca İzmit dolaylarına, Abdurrahman Gazi Yalova (Yalakabad) dolaylarına akınlar yaparak Yalova, Akyazı, Mudurnu, Pazaryeri (Ermenipazarı), Sapanca (Ayangölü), Kandıra, Samandra fetihleri yapılmıştır.
İznik’te imar faaliyetleri devam etmekteyken Kara Timurtaş Paşa Marmara’nın Gemlik ve Armutlu kıyılarını Osmanlı sınırlarına katmıştır. Sonra daha eski klasik Roma İmparatorluğu’nun (284 ve civarında) başkentliğini yapmış olan ve 6 yıldır Osmanlı ablukası altında bulunan İzmit (Nikomedia) 1337’de Bizans tarafından savunulamaz duruma gelmiş; son Bizans valisi Prenses Marika Paleialogos tarafından terkedilip Osmanlı orduları tarafından fethedip yönetimi Süleyman Paşa‘ya verilmiştir.
Bunun üzerine III. Andronikos 1333’te Osmanlı hükümdarı Orhan Bey’e bir barış anlaşması teklif etmiş ve yıllık 12.000 Bizans altını haraç karşılığında Bitinya‘da Bizans elinde kalmış olan arazilere Osmanlı’ları hücum etmemesini teklif etmiştir. Böylece Orhan Bey’in Anadolu’da küffardan fethedeceği önemli bir yer kalmamıştır.
Orhan Bey bu nedenle 1340’lı yıllarda beyliğini yeni bir strateji olan komşu Türkmen beyliklerin fethine yöneltmiştir.
Önce Karesi Beyliğinde hükümdarlık kavgasına geçen Demirhan Bey ile Dursun Bey’in arasını bulmak nedeniyle Orhan Bey 1342’de Ulubad, Karacabey (Mihaliç) ve Mustafakemalpaşa (Kırmastı) kalelerini işgal etmiştir. Bununla da yetinmeyerek önemli bir askerî kuvvetle 1345’te Karesi Seferi’ne çıkmıştır. Bu iki kavgalı bey Bergama‘da sıkıştırılmış; Dursun Bey kuşatma sırasında ölmüş; Demirhan Bey esir olarak alınmıştır. Böylelikle Karesi Beyliğine ait geniş topraklar ve Balıkesir, Manyas, Edincik ve Erdek kentleri Orhan Bey idaresine geçmiştir.
RUMELİ FETİHLERİ:
Orhan Bey’in hükümdarlığının son döneminde yeni bir strateji ortaya çıkmıştır. Bu strateji Bizans‘a yardım etme vesilesiyle Rumeli’ye Osmanlı askeri gönderilmesi ile başlayıp; Osmanlıların ve Türklerin Rumeli‘de toprak edinip şehirlere de yerleşmesi ve yeni bir küffar elinden toprak fethetme sürecinin (sonucunda ta orta Avrupa’ya uzanacak olan sürecin) başlaması ile devam etmiştir.
Orhan Bey’in Bizans’a yardım etmesi, bir iç isyan sonrası imparatorluk tahtına geçen VI. İoannis‘la kurulan yakın ilişkilerle başlamıştır. 1344’te Bizans İmparatoru zor bir durumda bulunuyordu. Selanik‘teki valisi olan İoannis Apokaukos duruma hakim olamamış ve bağnaz fanatik‘ler (Selanikli Zealotlar) olarak anılan bir parti tekrar idareyi eline almıştı. Sırp Kralı IV. Stefan Duşan tekrar Bizans aleyhine dönmüş ve tüm Makedonya‘yı istila etmek niyetiyle Serez kalesini kuşatma altına almıştı. Anadolu’da müttefiki olan ve daha önce askerî yardım sağlayan Aydınoğlu Umur Bey‘in donanması Papa‘nın kurduğu Lig müttefikleri donanması tarafından İzmir’de yakılmış ve İzmir Papalık Devleti müttefiklerinin işgali altına alınmıştı. Saruhanoğulları Beyliği asker sağlayabilecek durumdaydı; ama bu kuvvetin hem Selanik hem de Sırp Kralına karşı bir askerî sefer için yeterli olmayacağı gayet açıktı. Onun için 1345’in ilk aylarında VI. İoannis Orhan Bey’le yakın ilişkiler kurmak için temaslara başlamıştır. Kendisi tarih yazarı da olan Kantakuzenos bu evlilik hakkında kitabında bir bölüm ayırmıştır. Buna göre Kantekuzanos biraz Türkçe öğrenmiş; iki hükümdar birbirleri ile yakın şahsi bağlantı kurmuşlar ve Orhan Bey’le şahsi görüşmeleri sırasında birbirinden güzel üç kızını da Orhan Bey’le tanıştırmıştır. İkinci kızı olan Theodora Hatun‘u Orhan Bey ile evlendirmek için anlaşmışlardır. 1346’da Orhan Bey’i düğün yeri olan Silivri‘ye (Salymbria’ya) getirmesi için 30 gemilik Bizans donanması kullanılmış ve 3 gün 3 gece süren düğünden sonra aynı filo Orhan Bey’i ve maiyetini geri götürmüştür. Ertesi yıl Orhan Bey yeni karısı Theodora ile bu sefer Üsküdar’da kayınbabası ile buluşmuştur.
1350’de Selanik‘teki bağnaz fanatik‘leri (Selanikli Zealotlar) ortadan kaldırmak için harekete geçen VI. İoannis yine damadı Orhan Bey’den Türk süvari kuvveti desteği istemiştir. 20 bin kişilik, Osmanlı süvari kuvveti ile takviyeli, Bizans kuvvetleri ile VI. İoannis‘un oğlu olan Matheos Kantakuzinos komutası altında Selanik’e doğru ilerlerken Orhan Bey’in askerlerinin Anadolu’ya geri gitmeleri gerekmiş ve bu askerlerin gitmesi ile gücü çok azalan Matheos’un şansı yaver gidip Selanik yakınlarında bir Türk asıllı korsan filosu bularak bunları paralı olarak tutup Selanik‘e girmeyi başarmıştır. 1352’de VI. İoannis’un ortak imparator olan V. İoannis ile arası açılmış ve V. İoannis, Edirne’de hüküm süren Matheos’a Sırplar yardımı ile hücum edip şehrin idaresini eline almıştır. Buna karşılık Konstantinopolis bulunan VI. İoannis damadı Orhan Bey’den askerî destek istemiştir. Orhan Bey bunun üzerine komutanlığını oğlu olan Süleyman Paşa’nın yaptığı bir büyük Osmanlı birliğini VI. İoannis emrine girmek üzere göndermiştir. Bu Osmanlı birliği ile takviyeli Bizans ordusu Bizans İmparatoru VI. İoannis başkomutanlığı altında Edirne’ye yürüyüp bu şehri kurtarmıştır. Aynı Osmanlı birliği birkaç ay sonra bir karışık Sırp-Bulgar ordusunu, donmuş olan Meriç Nehri kıyılarında yenik düşürüp imha etmiştir.
Bazı Türk tarihlerine göre bu başarının sonucu olarak 1353’te Çimpe Kalesi Süleyman Paşa’ya bir askerî üs olarak verilmiştir. Süleyman Paşa buraya ve civarına askerlerinin ailelerini ve göçmen Türkmenleri yerleştirmeye başlamıştır ve bu kale Osmanlıların Avrupa’ya bir köprübaşı noktası olmuştur. Bunu önlemeye çalışan İmparator VI. İoannis, Çimpe kalesini geri almak için 10 bin altın tazminat vermeyi teklif etmiş ve bunu müzakere etmek için Orhan Bey’le şahsen görüşmek istemiştir. Fakat yaşlılığını ve hastalığını ileri süren Orhan Bey bu görüşmeyi kabul etmemiştir.
VEFATI:
Orhan Gazi, son yıllarında Osmanlı Devleti’nin idaresini, oğlu şehzade Murat‘a bırakarak hayatını Bursa’da geçirmiştir.
Ölüm nedeni ve yılı hakkında tarihçiler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Zamanının tarihçisi olan Âşıkpaşazâde, Orhan Bey’in Süleyman Bey’le aynı yılda, 1358’de, öldüğünü yazmaktadır. Bazı tarihçiler 1360 yılında 79 yaşındayken öldüğünü bildirirler ve diğerleri ise ölümünün 1362’de olduğunu belirtir. Orhan Bey, Bursa’da, Gümüşlü Kümbet’de babasının türbesine gömülmüştür.
KAYNAKÇA:
2)Türk Diyanet işleri Vakfı İslâm Ansiklopedisi
3) www.ttk.gov.tr Osmanlı Sultanı Orhan ( 1324-1362 ) Avrupa’da Yerleşme