Senatus karşısında güçlü olabilmek için C. Iulius Caesar (Jül Sezar), Pompeius (Pompey) ve Crassus birlikte hareket etmeyi ve bu sayede daha etkili olabileceklerini umuyorlardı. Bu amaçla üç devlet adamı Triumvirlik adı verilen üçlü komisyonu oluşturdular (M.Ö. 60). Ancak daha sonra başka triumvirlikler de kurulacağından, bu triumvirlik Birinci Triumvirlik olarak adlandırılır.
Birinci Triumvirlik aslında taraflar arasındaki gizli bir anlaşma sonucu oluşturulmuştu. Amaç, alınacak siyasal kararlarda da birbirlerine destek vermekti. Bu sayede Caesar kolaylıkla M.Ö. 59 yılı consulü seçildi. Aralarındaki bağı daha da kuvvetlendirmek için Caesar, kızı Iulia’yı Pompeius ile evlendirmiştir. Triumvirlerin birbirlerine destek vermesiyle önemli kararlar alınmış ve bazı kanunlar çıkarılmıştı.
Roma, Gallia’daki kavimler kaynaşmasından ve tacizlerinden rahatsızdı. Bu nedenle Caesar, Gallia’ya proconsul olarak giderek birtakım savaşlar neticesinde buradaki kavimleri denetim altına aldı; Gallia fethedildi (M.Ö. 58-50). Bu arada M.Ö. 56’da Triumvirler, aralarındaki anlaşmayı yenilediler. Crassus ve Pompeius M.Ö. 55 yılı consullüklerine seçildiler.
Birinci Triumvirliğin Son Bulması ve İç Savaş
Daha sonra Crassus’un Doğu’da Parthlara karşı savaşın komutanlığına getirildiğini görüyoruz. Ancak Crassus’un M.Ö. 53’te Doğu Anadolu’da bulunduğu sırada Parthlar tarafından Karrhai’da (Harran) öldürülmesi ile triumvirlik son buldu. Aslında, Caesar ile Pompeius’un arası da giderek bozulmuştu. Öyle ki her ikisi arasındaki husumet, sonunda onları karşı karşıya getirdi ve Roma bir iç savaşın eşiğine geldi.
Senatus, o sırada Gallia’da bulunan Caesar’ı geri çağırdı ve Gallia valiliğine L. Domitius Ahenobarbus atandı. Caesar, kendisini destekleyen popularesin desteğini arkasına alarak Roma’da bulunan Pompeius’a ve aristokrat diğer muhaliflerine (optimates/optimatlar) karşı harekete geçmenin zamanı geldiğini düşündü. Büyük bir ordu ile İtalya’nın kuzeyinden Roma’ya doğru ilerlemeye başladı. M.Ö. 49’da Roma’ya girdi; o sırada Pompeius ve taraftarı olan senatörler taktik gereği kenti terk edip güneye inmişlerdi. Caesar, Pompeius’a bağlı bir ordunun o sırada İspanya’da bulunduğunu biliyordu. Bunun üzerine hemen İspanya’ya yöneldi. İspanya’da Pompeius taraftarı orduyu etkisiz hale getirip kontrolü sağladıktan sonra tekrar Roma’ya döndü. Pompeius ise Makedonya’yı kendisine üs seçip Caesar’a karşı savaşmak üzere planlar yapıyordu. Nitekim, Pompeius’un Makedonya’da olduğu haberini alan Caesar son darbeyi vurmak için Makedonya’ya gitmiştir. Pompeius biraz daha güneye çekilmiştir. M.Ö. 48 yılında Tesalya’da Pharsalos mevkiinde yapılan savaşı Caesar kazandı; Pompeius Mısır’a kaçtı. Ancak karaya çıkar çıkmaz Mısır’da egemenlik süren XIII. Ptolemaios tarafından öldürüldü.
Caesar, Pompeius’un cesedini almak üzere Mısır’a geldiğinde, Ptolemaios’un saldırısına maruz kalmış ancak o sırada Pergamon’da bulunan VI. Mithradates’in oğlu Mithradates’in yardım için gelmesiyle kurtulabilmiştir. Mısır’dayken Kleopatra’nın tahta geçmesini sağladı. Bu arada, Caesar ile Kleopatra arasındaki ilişki neticesinde bir de çocukları oldu.
Ömür Boyu Diktatör Caesar
Kırım’daki Bosporos Kralı Pharnakes ise Bthynia-Pontos Eyaleti’ni ele geçirme çabası içindeydi. Bunu haber alan Caesar, Doğu Akdeniz kıyılarını izleyerek Mısır’dan Kilikia’ya ve oradan da kuzeye yönelerek Zela mevkiine (Zile, Tokat) gelmiş ve M.Ö. 47’de Pharnakes’i yenilgiye uğratmıştır. Caesar, çok hızlı hareket ederek Pharnakes’i yenmesini veni, vidi, vici (geldim, gördüm, yendim) sözleriyle ifade etmiştir. Caesar’ın Pompeius taraftarlarını önce M.Ö. 46 yılında Kuzey Afrika’da Thapsus mevkiinde, sonra da M.Ö. 45 yılında İspanya’da Munda mevkiinde yenilgiye uğrattığını görüyoruz.
M.Ö. 46’da on yıl için dictator seçilen Caesar iki yıl sonra bu kez yaşam boyu dictator seçilmiştir. Caesar, devlet yönetimindeki görevlerde bazı değişiklikler yapmış, senatusun üye sayısı 900’e çıkartılmış; çeşitli yerlerde koloniler kurulmuş, Roma’da büyük bir imar faaliyeti başlamış ve 365 gün esasına dayanan Mısır takvimi kabul edilmiştir. Anadolu’daki ilk Roma kolonilerinin kuruluşu da Iulius Caesar dönemine rastlamaktadır. Bu kolonileri şöyle sıralayabiliriz: Colonia Gemina Lampsacus (Lapseki), Colonia Iulia Concordia Apamea (Mudanya), Heraclea Pontica (Karadeniz Ereğlisi) ve Colonia Iulia Felix Sinope (Sinop).
Bu arada Caesar’ın muhalifleri onu yok etmenin bir fırsatını bekliyorlardı. Nitekim, Campus Martius’taki (Mars Meydanı) bir Senatus toplantısına katılmak üzere olan Caesar, toplantıya girerken aristokrası sınıfı optimatlarından Brutus ve Cassius’un da aralarında bulunduğu bir grup tarafından suikast sonucu, 57 yaşındayken, öldürüldü (M.Ö. 15 Mart 44). Caesar’ın öldürülmesiyle Roma 13 yıl sürecek yeni bir iç savaşla karşı karşıya kaldı. Caesar bazılarınca İmparatorluk rejiminin hazırlayıcısı olarak kabul edilir. Hatta Suetonius’un on iki caesarın hayatlarını kapsayan eserinde ilk sırada o vardır.
Caesar ve Birinci Triumvirlik
Senatus karşısında güçlü olabilmek için C. Iulius Caesar (Jül Sezar), Pompeius (Pompey) ve Crassus birlikte hareket etmeyi ve bu sayede daha etkili olabileceklerini umuyorlardı. Bu amaçla üç devlet adamı Triumvirlik adı verilen üçlü komisyonu oluşturdular (M.Ö. 60). Ancak daha sonra başka triumvirlikler de kurulacağından, bu triumvirlik Birinci Triumvirlik olarak adlandırılır.
Birinci Triumvirlik aslında taraflar arasındaki gizli bir anlaşma sonucu oluşturulmuştu. Amaç, alınacak siyasal kararlarda da birbirlerine destek vermekti. Bu sayede Caesar kolaylıkla M.Ö. 59 yılı consulü seçildi. Aralarındaki bağı daha da kuvvetlendirmek için Caesar, kızı Iulia’yı Pompeius ile evlendirmiştir. Triumvirlerin birbirlerine destek vermesiyle önemli kararlar alınmış ve bazı kanunlar çıkarılmıştı.
Roma, Gallia’daki kavimler kaynaşmasından ve tacizlerinden rahatsızdı. Bu nedenle Caesar, Gallia’ya proconsul olarak giderek birtakım savaşlar neticesinde buradaki kavimleri denetim altına aldı; Gallia fethedildi (M.Ö. 58-50). Bu arada M.Ö. 56’da Triumvirler, aralarındaki anlaşmayı yenilediler. Crassus ve Pompeius M.Ö. 55 yılı consullüklerine seçildiler.
Birinci Triumvirliğin Son Bulması ve İç Savaş
Daha sonra Crassus’un Doğu’da Parthlara karşı savaşın komutanlığına getirildiğini görüyoruz. Ancak Crassus’un M.Ö. 53’te Doğu Anadolu’da bulunduğu sırada Parthlar tarafından Karrhai’da (Harran) öldürülmesi ile triumvirlik son buldu. Aslında, Caesar ile Pompeius’un arası da giderek bozulmuştu. Öyle ki her ikisi arasındaki husumet, sonunda onları karşı karşıya getirdi ve Roma bir iç savaşın eşiğine geldi.
Senatus, o sırada Gallia’da bulunan Caesar’ı geri çağırdı ve Gallia valiliğine L. Domitius Ahenobarbus atandı. Caesar, kendisini destekleyen popularesin desteğini arkasına alarak Roma’da bulunan Pompeius’a ve aristokrat diğer muhaliflerine (optimates/optimatlar) karşı harekete geçmenin zamanı geldiğini düşündü. Büyük bir ordu ile İtalya’nın kuzeyinden Roma’ya doğru ilerlemeye başladı. M.Ö. 49’da Roma’ya girdi; o sırada Pompeius ve taraftarı olan senatörler taktik gereği kenti terk edip güneye inmişlerdi. Caesar, Pompeius’a bağlı bir ordunun o sırada İspanya’da bulunduğunu biliyordu. Bunun üzerine hemen İspanya’ya yöneldi. İspanya’da Pompeius taraftarı orduyu etkisiz hale getirip kontrolü sağladıktan sonra tekrar Roma’ya döndü. Pompeius ise Makedonya’yı kendisine üs seçip Caesar’a karşı savaşmak üzere planlar yapıyordu. Nitekim, Pompeius’un Makedonya’da olduğu haberini alan Caesar son darbeyi vurmak için Makedonya’ya gitmiştir. Pompeius biraz daha güneye çekilmiştir. M.Ö. 48 yılında Tesalya’da Pharsalos mevkiinde yapılan savaşı Caesar kazandı; Pompeius Mısır’a kaçtı. Ancak karaya çıkar çıkmaz Mısır’da egemenlik süren XIII. Ptolemaios tarafından öldürüldü.
Caesar, Pompeius’un cesedini almak üzere Mısır’a geldiğinde, Ptolemaios’un saldırısına maruz kalmış ancak o sırada Pergamon’da bulunan VI. Mithradates’in oğlu Mithradates’in yardım için gelmesiyle kurtulabilmiştir. Mısır’dayken Kleopatra’nın tahta geçmesini sağladı. Bu arada, Caesar ile Kleopatra arasındaki ilişki neticesinde bir de çocukları oldu.
Ömür Boyu Diktatör Caesar
Kırım’daki Bosporos Kralı Pharnakes ise Bthynia-Pontos Eyaleti’ni ele geçirme çabası içindeydi. Bunu haber alan Caesar, Doğu Akdeniz kıyılarını izleyerek Mısır’dan Kilikia’ya ve oradan da kuzeye yönelerek Zela mevkiine (Zile, Tokat) gelmiş ve M.Ö. 47’de Pharnakes’i yenilgiye uğratmıştır. Caesar, çok hızlı hareket ederek Pharnakes’i yenmesini veni, vidi, vici (geldim, gördüm, yendim) sözleriyle ifade etmiştir. Caesar’ın Pompeius taraftarlarını önce M.Ö. 46 yılında Kuzey Afrika’da Thapsus mevkiinde, sonra da M.Ö. 45 yılında İspanya’da Munda mevkiinde yenilgiye uğrattığını görüyoruz.
M.Ö. 46’da on yıl için dictator seçilen Caesar iki yıl sonra bu kez yaşam boyu dictator seçilmiştir. Caesar, devlet yönetimindeki görevlerde bazı değişiklikler yapmış, senatusun üye sayısı 900’e çıkartılmış; çeşitli yerlerde koloniler kurulmuş, Roma’da büyük bir imar faaliyeti başlamış ve 365 gün esasına dayanan Mısır takvimi kabul edilmiştir. Anadolu’daki ilk Roma kolonilerinin kuruluşu da Iulius Caesar dönemine rastlamaktadır. Bu kolonileri şöyle sıralayabiliriz: Colonia Gemina Lampsacus (Lapseki), Colonia Iulia Concordia Apamea (Mudanya), Heraclea Pontica (Karadeniz Ereğlisi) ve Colonia Iulia Felix Sinope (Sinop).
Bu arada Caesar’ın muhalifleri onu yok etmenin bir fırsatını bekliyorlardı. Nitekim, Campus Martius’taki (Mars Meydanı) bir Senatus toplantısına katılmak üzere olan Caesar, toplantıya girerken aristokrası sınıfı optimatlarından Brutus ve Cassius’un da aralarında bulunduğu bir grup tarafından suikast sonucu, 57 yaşındayken, öldürüldü (M.Ö. 15 Mart 44). Caesar’ın öldürülmesiyle Roma 13 yıl sürecek yeni bir iç savaşla karşı karşıya kaldı. Caesar bazılarınca İmparatorluk rejiminin hazırlayıcısı olarak kabul edilir. Hatta Suetonius’un on iki caesarın hayatlarını kapsayan eserinde ilk sırada o vardır.
Kaynakça : Oğuz Çetin, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş