1.MEHMED ( 1389-1421 )

  1. Mehmed veya Çelebi Mehmed (1389, Edirne – 26 Mayıs 1421, Edirne), beşinci Osmanlı padişahı. Tarihî kaynaklarda ismi, Mehmed isimli diğer padişahlarınki gibi, Muhammed şeklinde geçer. Babası I. Bayezid, annesi cariye olan Devlet Hatun’dur.

Doğum tarihini 1379, 1382, 1386, 1389, 1390, 1391 gösteren kaynaklar da bulunmaktadır; ama tarihçiler doğumu için kesin kaynakla tarih bulunmadığını kabul ederler. Arap ve Bizans tarihlerinde Kirişçi veya Kirî olarak lakap verilmiştir. İnalcık’a göre ise bu adlandırma Yunanca Kyrtzes “genç efendi” sözünden gelmektedir. Bunların çeşitli kaynaklarda değişik açıklamaları bulunur. Yay yapma özellikle yayın tutturulduğu ve çekildiği sert ipten kiriş yapma sanatını öğrenmiş olması, gençliğinde güreşçilik yapması, gençliğinde kendinin öldürülmesinden korkup bir kirişçinin yanında çıraklık yapması, gençliğinde yay kirişi ile boğulmak istenmesi şeklinde açıklamalar yapılmıştır.

1)SALTANATI ÖNCESİ YAŞAMI:

  Yıldırım Beyazid 1391’de Canik Seferi’nde oğullarını yanında götürmüş ve bunlar arasında Çelebi Mehmed de bulunmuştur. Bu sefer sırasında Sivas Sultanı Kadı Burhaneddin saldırılara fazla karşı koyamayacağını anlamış ve Amasya kentini Osmanlı’lara terk etmiştir. Kenti teslim almak için Yıldırım, oğlu Mehmed Çelebi komutasında bir orduyu Amasya’ya gönderdi. Bu genç şehzade çok yetenekli ve olgun bir şekilde kent yönetimini eline alarak asayişi sağladı. Bu başarısından dolayı babası onu Amasya sancak beyi olarak atadı.

  1391 ile 1402 arasında bu görevde bulundu ve bu sırada devlet işlerini öğrendi. Amasya o zamanki Osmanlı devletinin doğu sınırında uç Rumiye-i Suğra eyaleti (Amasya-Tokat-Sivas bölgesi) merkezi olarak çok öneme haizdi. Bu görevi sırasında babasının Anadolu seferlerine sancak beyi olarak eyalet askeri ile katıldı. Bu seferlerde çok kere Çelebi Mehmed Osmanlı ordusunun artçı/yedek güçleri komutanlığını da yüklendi. 1402’de Yıldırım Bayezid’in Timur’a karşı seferine de böylece katılmış ve Ankara Savaşı’nda yine artçı kuvvetler komutanlığını üstlenmiştir. Bu görev nedeni ile Ankara Savaşı bozgunundan az kayıpla ve ilk önce kurtulanlar arasındaydı.

2)FETRET DEVRİ ( 1402-1413 ):

  Ankara Savaşı sonunda Anadolu’da Türk birliği bozulmuş ve Osmanlı Devleti dağılma tehlikesi ile karşılaşmıştı. Yıldırım Bayezid’in oğulları, babalarının ölümünden sonra taht mücadelesine başladılar. Osmanlı tarihindeki en büyük kargaşa dönemi böylece başlamış oldu. Fetret Devri adı verilen bu dönemdeki taht mücadeleleri, Timur’un Anadolu’da kuvvetli bir devlet bırakmak istememesi ve Bizans’ın entrikalarıyla daha da arttı.

  Süleyman Çelebi Edirne’de, İsa Çelebi Bursa’da, Mehmed Çelebi Amasya’da, Musa Çelebi Balıkesir’de padişahlıklarını ilan ettiler.

Mehmed Çelebi ile Musa Çelebi aralarında anlaştılar ve Bursa’da vali bulunan İsa Çelebi’yi ortadan kaldırdılar. Mehmed Çelebi, Süleyman Çelebi’nin de ortadan kalkması gerektiğini biliyordu. Bu amaçla Musa Çelebi’yi Edirne’ye Süleyman Çelebi’nin üzerine gönderdi. Musa Çelebi, kardeşi Süleyman Çelebi’yi yenerek, Edirne’yi ele geçirdi. Ancak Mehmed Çelebi’ye verdiği sözü tutmayarak Edirne’de kendini padişah ilan etti. 1413 yılında, son olarak Musa Çelebi’yi de saf dışı bırakan Mehmed Çelebi Fetret Devrine son verdi.

3)SALTANAT DÖNEMİ:

  1413 yılında Edirne’de Osmanlı Devletinin tek hükümdarı olarak tahta çıkışı üzerine Bizans, Sırbistan, Eflak, Mora Despotluğu, Atina Prensliği dahil I. Mehmed haraç ödeyen vasal ülkelerin elçilerini kabul etti ve onları kuvvetli bir barış ve dostluk garantisiyle geri gönderdi. Balkanlar’da kendini emin hissedince sonraki iki yılı Anadolu’daki hâkimiyetini yeniden tesis etme mücadelesine ve kendisine karşı Mûsâ’ya yardım eden beyleri cezalandırmaya ayırdı. Mûsâ’yı bırakarak İzmir’e dönen ve orada beyliğini yeniden canlandıran Cüneyd’i 817’de (1414) yenip bütün Batı Anadolu’yu ele geçirdi. Aydın-ili işgal edildi ve bir Osmanlı sancağı haline getirildi. Bu mücadelede Germiyanoğulları, Menteşeoğulları, Sakız adasındaki Cenevizliler, Midilli adası hâkimi, Foça, Rodos şövalyeleri Cüneyd’in haşin ve sert davranışını hesaba katarak Mehmed’in tarafını tuttular. Mücadele sırasında Mehmed şövalyelerin İzmir’de tekrar inşa ettiği kaleyi yıktı. Menteşeoğulları da onun hükümdarlığını kabul etti (Wittek, Das Fürstentum Mentesche, s. 97). 816’da (1413) Mehmed Rumeli’de Mûsâ’ya karşı ilerlerken Karaman Beyi Mehmed Bursa’yı kuşattı ve kale etrafındaki mahalleleri yaktı (Makrîzî, IV, 47a; Neşrî, II, 519-520). Mehmed’in Mûsâ’ya karşı zaferi haberi geldiğinde Karamanlılar otuz bir gün süren kuşatmanın ardından geri çekildiler. Mehmed hemen Candaroğlu İsfendiyar’a karşı bir sefere hazırlanırken o, Karamanlılar’a karşı planlanan sefere yardımcı kuvvet göndereceğine söz vererek bağlılık bildirdi. Karamanlılar tarafından işgal edilen Germiyan ise Osmanlılar’ın tabii müttefiki ve vasalıydı (Neşrî, II, 516-534). Karaman’a karşı büyük seferden önce Mehmed, Karamanlılar’ın hâmisi kabul edilen Memlük sultanına pahalı hediyelerle bir elçi gönderdi (İbn Hacer, III, 518; İnegöl’de iken yazdığı mektup evâsıt-ı Zilhicce 817 [Şubat 1415 ortaları] tarihlidir; bk. Feridun Bey, I, 145). Mehmed bu seferde Karamanlılar’ı yendi ve Konya’yı kuşatma altına aldı (Muharrem 818 / Mart 1415). Karamanoğlu barış istedi, Hamîd-ili (Isparta yöresi), Saidili toprakları Osmanlı ülkesine katıldı.

Anadolu ve Rumeli’de Osmanlı idaresinin kurulup toprakların bir hükümdarın emri altında yeniden birleşmesi ve Mehmed’in daha önceki Osmanlı vasal devletleri üzerinde tekrar hâkimiyet tesisi üzerine, Bizans imparatoru, Papa ve Venedik birlikte Osmanlılar’a karşı Haçlı seferi çağrısında bulunmak için diplomatik faaliyete başladı (Barker, s. 290-353). Fetret dönemindeki karışıklıklardan istifade eden Venedik kontrolünü Batı Yunanistan, Arnavutluk ve Mora adasına kadar genişletmeyi başarmıştı. I. Mehmed ile bir anlaşmaya varma müzakereleri ise onun kardeşlerine karşı galibiyetiyle birlikte başarısızlığa uğradı. I. Mehmed’in 817’de (1414) Cüneyd’e karşı mücadelesi sırasında Nakşa adasının Venedikli dükü, bağlılıklarını yenileyen Ege’deki diğer Latin emîrlere katılmadı. Bunun üzerine I. Mehmed, 818’de (1415) Batı Anadolu’daki deniz gazilerini Venedikliler’in Ege’de sahip oldukları yerler üzerine akına gönderdi. Çalı Bey kumandasında Gelibolu donanmasını da (on üç kadırga olmak üzere 112 gemi) Kiklat adalarına yolladı (Dukas, s. 119, Thiriet, II, nr. 1569, 1573, 1584, 1588, 1597, 1598). Venedik bu saldırıya saldırı ile karşılık vermeye karar verdi. Pietro Loredano kumandasındaki Venedik donanması sürpriz bir atak yaparak Gelibolu’daki Osmanlı donanmasını tahrip etti.

  Karaman seferinden dönerken Sultan Mehmet Çelebi Ankara’da rahatsızlık geçirdi ve Germiyanoğlu Yakup Bey’in hekimi Mevlana Sinan (şair Şeyhi) tarafından tedavi edildi ve Şeyh’i ödüllendirdi. Şeyh’i bu tedavinin ve ödüllendirmenin sonuçları olarak başından geçenleri Harname adındaki ünlü mesnevisinde değiştirerek hikâye ettiği bilinmektedir.[8]

Sultan Mehmet Çelebi buradan Edirne’ye geri döndü. 1416’da Rumeli seferine çıktı. Arnavutluk’taki soylular Fetret döneminde orada bulunan Osmanlı birliklerini bölgelerinden çıkartmışlardı. Mehmet oradaki Osmanlıların durumunu sahilde Avlonya (şimdi Vlorë) ve denizden içerilerde Akçahisar (şimdi Krujë) kalelerini eline geçirerek güçlendirdi. Mora’ya akıncılar gönderdi. Musa Çelebi’ye destek sağlamış olan Eflak Prensi Mircea (1386-1418) üzerine gitti. Tuna Nehri’ni aşarak Orta Macaristan yollarını kontrol eden ve Osmanlılar tarafından Yergöğü adıyla anılan Eflak şehrinde (şimdiki adı Giurgiu) çok korunaklı bir hisar yaptırdı.[10] Bu sefer sonunda Eflak Prensi Mircea, yine Yıldırım Beyazid zamanında olduğu gibi, Eflak’ın Osmanlı’lara bağımlı bir devleti olmayı kabul etti. Dobruca’nın tamamen Osmanlı eline geçmesini sağladı. Buralara gözünü dikmiş olan Macar Kralı’na gözdağı vermek için Erdel (Transilvanya) ve Macaristan’a akıncılar gönderdi. Bosna’ya her yıl akıncı gönderdi ve böylece oradaki toprak sahipleri Osmanlı etkisine girdi ve sonunda Bosna kralı II. Tvrtko Osmanlı’lara bağımlı devlet olmayı resmen kabul etti.

Buradan tekrar Anadolu’ya geçip Samsun üzerine yürüdü. İsfendiyaroğulları Timur’dan Kastamonu, Safranbolu ve etrafındaki bölgeleri almışlar ve Karamanoğulları ile Osmanlılar aleyhine müttefiklik kurmuşlardı. Mehmet bu bölgeleri ve Samsun’u tekrar Osmanlı yönetimi altına aldı. Bu havalide oturan, Timur’dan kalan Tatarlar’ı ve Türkmenleri Rumeli’de Filibe civarına Tatar Pazarı merkezli bir bölgeye sürdü.

Sultan Mehmet Çelebi’nin padişahlık döneminde Gelibolu’da ilk defa Osmanlı donanması kuruldu. Bu ufak donanma Çalı Bey komutasında 1416 ilkbaharında Ege Denizi’nde Osmanlı ticaret gemilerine devamlı hücum eden Hristiyan Naksos Dükü’ne karşı gönderildi. Fakat filo birden rota değiştirip Trabzon’dan emtia ile geri dönmekte olan Venedik ticaret gemilerini takibe girişti. Ticaret gemileri Venedik’in Ege’de üssü olan Negroponte (Eğriboz)’a kaçmayı başardılar. Osmanlı donanması bu limana hücum ettiyse de sonuç alamadı. Bu sırada Petro Loredan komutasındaki Venedik donanması yakınlarda bulunmaktaydı ve bu filo Çalı Bey’in filosunu Gelibolu’ya kadar takibe geçti. 29 Mayıs sabahı Osmanlı donanması ile Venedik donanması Çanakkale önünde iki devlet arasındaki ilk deniz savaşını başlattılar. Bu savaş 14.00 kadar sürdü ve Venediklilerin galibiyeti ile sona erdi. Venedik donanması yeni Osmanlı Donanması’nın bütün gemilerini tahrip etti; yalnız altı kadırga ve dokuz kalyota Venediklilere teslim olmuştu. Venedikliler Çalı Bey ve tüm gemi reisleri dahil bütün denizcileri (Müslüman Hristiyan ayrımı yapmadan, esirler dahil) öldürmüşlerdir. Venedikliler’in hunhar tutumlarına rağmen Osmanlı Devleti’nin Ege Denizi üzerinde Venedik tekelini ortadan kaldırması korkuları ve bunu önleme çabaları olmuştur. Bunun sonucunda Osmanlı ve Venedik devleti arasında ilk barış antlaşması yapılmıştır. 1417’de Sultan Mehmet Çelebi’nin bu anlaşmayı resmen imzalamak için Venedik’e gönderdiği elçisi ve maiyetinin Venedik’te masrafını devletin çektiği çok şaşaalı ve büyük bir törenle karşılanıp ağırlandıkları Venedik tarihlerine geçmiştir.

  1. Mehmed’in kardeşi Mustafa, Timurlu Şâhruh tarafından serbest bırakıldıktan sonra Trabzon’a ulaştı (Zilkade 817 / Ocak 1415). Mustafa’nın yolladığı adamları Venedikliler ve Bizans imparatoruyla müzakereye başladı (Thiriet, II, nr. 1563, 1564). Önce Konya’ya, sonra Kastamonu’ya gelen Mustafa oradan deniz yoluyla Rumeli yakasına, Eflak’a geçti. I. Mehmed tarafından Niğbolu beyliğiyle uzaklaştırılmış olan Cüneyd Bey ona katıldı. I. Mehmed’in büyük kardeşi Mustafa’nın sahneye çıkması Anadolu ve Rumeli’deki vasal devletlerin düşmanca tavrı dinî-içtimaî ayaklanmaları beraberinde getiren bir iç savaşı tekrar başlattı. Askerî olarak Mirčea tarafından desteklenmesine rağmen Mustafa ve Cüneyd uç kuvvetlerini kendilerine çekmekte başarısız oldular ve İstanbul’a dönmeye mecbur kaldılar. İmparator bu defa (bahar 819/1416) onları Selânik’e gönderdi (Jorga, Geschichte des Osmanischen Reiches, I, 373). I. Mehmed Bizans’a karşı savaş ilân etti. Mustafa ve Cüneyd Makedonya’da Serez’i ele geçirdiler ve bununla Osmanlı uç kuvvetlerinin desteğini kazanmayı ümit ettiler. Ancak bunda başarısız oldular, I. Mehmed onları yine Selânik’e ilticaya zorladı (sonbahar 819/1416; bk. a.g.e., I, 374). Sonunda imparator onları I. Mehmed hayatta olduğu müddetçe hapiste tutma hususunda onunla anlaştı ve bunun karşılığında I. Mehmed’den yıllık 300.000 akçe (10.000 altın duka civarında) tazminat almayı kabul etti.

4)VEFATI:

26 Mayıs 1421’de Edirne’de bir sürek avı sırasında at sırtında felç oldu, düştü ve yaralandı. Ölüm döşeğinde Veziriazam Amasyalı Bayezid Paşa, veziri İvaz Paşa ve Çandarlı İbrahim Paşa’yi çağırıp

Tez oğlum Murat’i getirin. Ben bu döşekten kalkamam. Murat gelmeden ölürsem fitne çıkar. Tedarik görün, ölümümü gizleyin.

En çok Selanik’te bulunan Düzmece Mustafa’dan çekinilerek, Amasya’da vali olan Murat’ın Bursa’ya ulaşmasına kadar 42 gün ölüm haberi gizlendi. Osmanlı padişahları arasında ölümü gizlenen ilk padişah Sultan Mehmed Çelebi oldu. Durumundan kuşkuya düşen ve ayaklanmaları güçlükle önlenen askerleri yatıştırmak için geçit töreni yaptırılıp, bu sırada mumyalanmış cesedine kaftan giydirilip, başına sarık konulup pencere önüne oturtulduğu kollarının oynatıldığı rivayet edilir. II. Murat Bursa’ya gelip tahta çıkmasından sonra cenazesi Edirne’den Bursa’ya götürülerek Yeşil Türbe’ye defnedildi.

KAYNAKÇA:

1)www.wikipedia.org

2)Türkiye Diyanet İşeri Vakfı İslâm Ansiklopedisi

3)www.kanuni.org.tr Fetret Devri

Yorum Yap