Leonardo da Vinci denilince aklımıza ilk olarak “Mona Lisa” eseri gelir. Fakat Mona Lisa’yı ise popülerlik açısından “Son Akşam Yemeği” takip eder. Her ne kadar eserin ismini bazı komplo teorilerinden duymuş olsak da bu teoriler veya gizemler tamamen uydurma olup, hiçbir nesnel dayanağı bulunmamaktadır. Günümüzde popüler kültürü en çok etkileyen eserlerden biri olup sokakta, marketlerde , pazarlarda bu kompozisyonun baskısını taşıyan birçok ürün görebilirsiniz. Yapıldığı dönemden günümüze hem sevilmiş hem de nefret edilmiş olsa da şüphesiz anıtsallığı ile sanat tarihinde önemli bir yere sahip olmuştur.
Eserin Yapılışı
“Son Akşam Yemeği”, İtalya’nın Milano kentinde, Santa Maria Della Grazie Manastırı’nın yemek salonunda bulunmaktadır. Resmin yapılış amacı keşişlerin , Manastırda yemeklerini yerken onlara hoş ve manen kuvvetli bir manzara sunmaktı. Resim her ne kadar kusursuz gözükse de teknik açıdan kusurlu bir eserdir. Bunun nedeni ise Leonardo da Vinci’nin sürekli işlerini yarım bırakan, disiplinsiz bir ressam olmasından ötürü bu duvar resmini yaparken “fresko” yerine “tempera” denilen tekniği kullanmasıdır. Bu nedenle duvar resmi bir fresk değildir. Fresko tekniği kullanan ressamlar ıslak zemin üzerine hızlıca, zemin kurumadan resimlerini yapıyorlardı. Duvar yüzeyinde oluşan binlerce delik, eserin nefes almasını sağlayıp rutubetlenmesini engelliyordu. Leonardo da Vinci ise resimlerini bu kadar disiplin isteyen bir teknikle yapmak istememiş, tutkallı su, boya ve yumurta akının karıştırılarak elde edilen kalın boya ile resmi yapmak istemiştir. Fakat ocakların bulunduğu mutfak ile yemek salonu arasına yapılan bu eser günden güne nemlenmiş rutubetlenmiş ve yok olma tehlikesi ile karşılaşmıştır.
Eserin Tarihi ve İkonografik İnceleme
Eser, 1495-1498 yıllarında yapılmıştır. Eser hakkında bilgi sahibi olmak ve yorumlayabilmek için Matta İncili hakkında akşam yemeğine dair fikir sahibi olmamız gerekmektedir. Matta İncili’ne göre; Hamursuz’un birinci gününde havariler İsa’nın yanına gelerek ona bayram yemeğini nerede yiyeceklerini sorarlar. İsa’da yemek yiyecekleri evi söyler. Akşam olunca İsa ve on iki havarisi sofraya otururlar. Bu sırada havarilerden biri olan ve başrahiplerle otuz gümüş karşılığı anlaşıp İsa’yı ele veren Yahuda İskariot da sofradadır. Yemek esnasında İsa: “Size doğrusunu söyleyeyim sizden biri bana ihanet edecek” demiştir. Ve bu eser de tam olarak bu anı yansıtmaktadır. Resme baktığımızda simetrik bir görüntü çağrışımı ile karşılaşırız. Havariler masanın sağına ve soluna eşit dağılmışlardır. Kirişler ve duvarlar derinliği artırıp perspektif açısından başarılı bir görüntü sunmuştur. Masada bir kargaşa hakimdir. Herkes İsa’ya ihanet edecek kişiyi merak etmekte kim olduğu hakkında tartışmaktadırlar. Bize göre solda yer alan üçüncü kafa Yahuda’ya aittir ve gümüş dolu kesesini elinde tutmaktadır.
Resmin bir diğer özelliği ise resimden gözümüzü ne zaman alsak, son olarak her zaman İsa’yı görmemizdir. İsa gayet sakin ve sanki başına geleceklerden haberdar bir şekilde oturmaktadır. Resmin altında, İsa’nın ayaklarına denk gelen kısım ise sonradan nem ve rutubetin giderilmesi için mutfak ve yemek salonu arasına açılan kapıdır. Bu kapıdan önce masa altında İsa’nın ayaklarının gözüktüğü ve çarmıha gerilirken ki şekli halinde delik bir şekilde durduğu düşünülmektedir. Herkesin Antik Yunan filozofları gibi görünmesinin sebebi ise Rönesans Dönemi sanatçılarının Antik Yunan ve Roma sanatına bir göndermesidir.
Anı resmeden Leonardo da Vinci’nin bu büyüleyici eseri, sanat tarihinin en güçlü kompozisyonlarından biri olmayı başarmıştır. Fakat kaçınılmaz olarak nem ve rutubet, resmi günden güne yemiştir. Bütün çalışmalara rağmen resmin eski halinden eser kalmayıp bir çok restorasyon çalışmasına maruz kalmıştır.
Kaynakça : http://www.tarihtensayfalar.com