Pavlus’un yazdığı metinler, İncil’den çok önce yazılmış, ilk Hıristiyan metinleridir. Bunlar, Pavlus’un yazdığı mektuplardır. Pavlus mektuplarında; İsa’nın dirildikten sonra, Petrus tarafından, sonra on iki havari tarafından, sonra Yakup ve bütün Havariler tarafından, en sonda kendisi tarafından nasıl görüldüğünü anlatmaktadır.
Hıristiyan Dünyası’nda Aziz (Saint) unvanı kullanılan isimlerden biri olan Pavlus, Tarsus doğumlu olup asıl ismi Saul’dur. Saul, Kudüs’te eğitim görmüş ve Yahudi inancına mensup olmuştur. Ailesi ile birlikte Roma vatandaşı oldukları için Roma’nın Yahudi baskılamalarından asgari ölçüde zarar görmüştür.
Kudüs’te Peygamber İsa’nın öğretilerinin yaygınlaşması ile birlikte bu öğretilere taraftar olanlar kafir ve din dışı ilan edilmiş, bu müritler baskılanmaya başlamış ve pek çoğu tutuklanmıştır. Saul, bu süreçte kendisi de İsa taraftarlarına baskı yapan tarafta bulunmuştur. İsa’nın müritleri bu baskılama karşısında Kudüs’ü terk etmek durumunda kalmışlardır. Saul, Kudüs dışındaki müritleri de yakalamak istemiş ama bu görevi sırasında kendisi de İsa’nın öğretilerine gönül vermiştir. İlk olarak Damascus’da (Şam) İsa’nın öğretileri hakkında vaazlar vermeye başlayan Saul, burada Pavlus adını kullanmaya başlamıştır. Bundan sonra bazı Yahudiler onu öldürmek istedilerse de o kentten kaçıp kurtulmayı başarmıştır.
İslam inancının ana dayanağı Kur’an’da Pavlus’tan açıkça söz edilmemekte ama O’nun savunduğu din esaslarına karşı bir tutum çıkarılabilmektedir. Buradan yola çıkan Müslüman düşünürlerin çoğunluğu, Pavlus’u peygamberlerin getirmiş olduğu tevhid inancı ile putperestlik inancını sentezleyerek yeni bir din inancı sentezlemekle suçlarlar. Bazıları ise daha da ileri giderek Hıristiyanlığı bozmak ve Hıristiyanlar arasında ayrılık çıkarmak için Yahudiler tarafından özellikle görevlendirilmiş olduğunu söylerler.
Pavlus, birkaç yıl Arabistan’da kalmış, daha sonra Damascus’a dönmüş ve ardından da Kudüs’e geri gitmiştir. Kudüs’te barınamayınca doğduğu şehir olan Tarsus’a geçmiş, Antakya ile temasta bulunmuştur. Pavlus, İsa’nın öğretilerine sempati duyanların hızla arttığı Antioch’da (Antakya) Kudüs’teki kilise tarafından buraya yollanan Barnabas ile birlikte çalışmıştır. Antakya kentinde İsa öğretisine inananlar ilk defa Hıristiyan adını almışlardır.
Pavlus ve Barnabas bundan sonra kendilerini Hıristiyanlığı yaymak için misyonerlik etkinliklerine adamışlar ve birçok yöreyi dolaşmışlar ayrıca gidemedikleri yerlerin halklarına mektuplar yollamışlardır. Bu mektuplar Yeni Ahit’te bulunmaktadır. Romalılara yakalanmamak üzere hareket eden Pavlus ve Barnabas, Seleucia ve Kıbrıs’ı ziyaret ettikten sonra Anadolu’ya geçmişler, Pamfilia ve Pisidia’yı dolaşmışlardır. Pavlus, keçi kılından çadır dokuma ustası olduğu için Anadolu’da çok geçerli olan bu işi yaparak rızkını kazanmıştır.
Anadolu’da yakalandığı Yahudiler tarafından öldürülmekten son anda kurtulan Pavlus, Barnabas ile tekrar birleşmeyi başarmış, Antakya’ya dönmüş ve kısa bir süre sonra yeniden seyahate çıkmıştır. Daha uzun süren bu gezisine Kilikya’dan yola çıkan Pavlus, Galatya ve Frigya’da bulunduktan sonra Troya ve Makedonya’yı dolaşmıştır. Gittiği Atina’da oldukça aşağılanan Pavlus, Korint de ise umduğundan çok daha fazlasını bulmuştur. Efes’te verdiği dersler ile Hıristiyanlığa pek çok inanan kazandırmış, Anadolu’ya Hıristiyanlığı yaymıştır. Pavlus’un ziyaretleri sırasında anlattığı herkesin eşit olacağı ve güven içinde yaşayacakları Tanrı Krallığı özellikle de Anadolu’da Hıristiyanlığa büyük bir iştirak olmasını sağlamıştır. Hıristiyanlar bu surumu Çölde aradıkları suyu yanı başlarında buldukları şeklinde izah etmektedirler.
Pavlus’un yazdığı metinler, İncil’den çok önce yazılmış, ilk Hıristiyan metinleridir. Bunlar, Pavlus’un yazdığı mektuplardır. Pavlus mektuplarında; İsa’nın dirildikten sonra, Petrus tarafından, sonra on iki havari tarafından, sonra Yakup ve bütün Havariler tarafından, en sonda kendisi tarafından nasıl görüldüğünü anlatmaktadır.
Pavlus’un Suriye, Anadolu ve Yunanistan’da Hıristiyan öğretileri yaymaya çalıştığı dönemin Roma İmparatoru Claudius’tur (41-54). Biraz da Claudius’un tutumu yüzünden olsa gerek özellikle Mısır başta olmak üzere gerek Yahudi ve gerekse az da olsa Pagan inançlı kimseler, Yahudi dininin bir kolu olarak görülen Hıristiyanlığa akın etmişlerdir. (Mısır’da misyonerlik etkinliklerini Pavlus değil Marcus yürütmüş olup, burada oldukça kalabalık olan Yahudi taraftarları, O’nun teşvikleriyle Hıristiyanlığa geçmişlerdir. Bunlara günümüze dek söylenegeldiği üzere “Kıpti” denmiştir.)
Pavlus, Kudüs’e geri döndükten sonra buradaki Yahudiler tarafından çok sert karşılanmış ve öldürülmek istenmiştir. Kudüs’te bulunan Romalı komutanlar sayesinde hayatını kurtaran Pavlus, göz altında tutulmak suretiyle Roma’ya yollanmıştır. Pavlus, Roma’ya geldiğinde dönemin İmparatoru Nero’dur (54-68). Pavlus, Roma’da da Hıristiyan öğretilerini anlatmaya çalışmış, ancak ev hapsinde olduğu için kalabalıklara sesini duyuramamış ve propaganda faaliyetleri etkisiz kalmıştır. Pavlus, iki yıl kadar kaldığı Roma’da, Neron’a atfedilen meşhur yangın sonrası suçlu görülenlerden birisi olmuş ve kafası kesilerek idam edilmiştir.
Kaynakça : https://tarihtenyazilar.com
KONUYLA İLGİLİ KAYNAKLAR:
Challaye Felicien, Dinler Tarihi, Varlık
Demircioğlu H., Roma Tarihi, TTK
Gündüz Ş., Hıristiyanlık, İsam
Shepard B. Clough, Uygarlıklar tarihi, Varlık