1.Murad, Murad-ı Hüdavendigâr veya Gazi Hünkar ( 1326, Bursa – 28Haziran1389, Kosova), Osmanlı Devleti’nin üçüncü padişahı. Babası Orhan Gazi, annesi Nilüfer Hatun’dur. Babası Orhan Gazi döneminde 95.000 km² olan devlet toprakları onun döneminde yaklaşık 500.000 km² kadar genişlemiştir. “Hükümdar”, “bey” anlamına gelen Hüdavendigar unvanı verilmiştir. Tuğrası Sultan Murad bin Orhan olarak istiflenmiştir. Bazı kitabelerde Melikû’l-Âdil İl Gazi es-Sultan Giyâsû’d-Dünya ve’d-Din şanı ile anılmıştır. Adına kesilmiş olan gümüş ve bakır sikkelerde ve bazı diğer kitabelerde Murad bin Orhan el-Melik, el-Adil, es Sultanü’l Gaalib ad ve unvanları kullanılmıştır. Bazı kaynaklara göre, bu Osmanlıların İlhanlılara olan bağımlılığının sona erdiğini göstermektedir. Böylece Sultan unvanı ilk kez I. Murad zamanında kullanılmıştır. Batı kaynaklarında Amourad I olarak anılmaktadır.
Şehzadeliği döneminde Edirne’yi fethederek Balkanlara
geçmiştir ve Balkanlarda fetihler yapmaya başlayarak Osmanlı Devleti’nin sınırlarını genişletmiştir. 40’ın üzerinde savaşı yönettiği ve hiç yenilmediği çeşitli kaynaklarda söylenmektedir. I. Kosova Savaşı’ndan sonra savaş alanını gezerken bir Sırp askeri olan Milos Obilic tarafından hançerlenerek öldürüldü.
1)SALTANATI ÖNCESİ:
Papalık ve Bizans Haçlı donanmasının 760’ta (1359) Lapseki ve Saros körfezi çıkarmasını önleyen Şehzade Murad’ın emrinde Lala Şâhin gibi yetenekli bir kumandanın yanı sıra Evrenos (Evrenuz) ve Hacı İlbey gibi serhad beyleri de bulunuyordu. Ancak küçük kardeşi Halil’in Rum korsanlarınca esir alınıp Foça’ya götürülmesi, babası Orhan’ın oğlunun kurtarılması için İmparator V. Yuannis Paleolog ile anlaşması sırasında Rumeli’deki askerî faaliyetlerini bir süre durdurmak zorunda kaldı. Halil’in kurtarılıp teslim edilmesi üzerine (Şevval-Zilkade 760 / Eylül-Ekim 1359) fetih harekâtına yeniden başladı.
1360-1361’deki faaliyetlerini belirli bir plana göre icra etti. Önce Edirne’ye gelebilecek askerî yardımları kesmek için akıncıları İstanbul önlerine kadar gönderdi. İstanbul-Edirne yolu üzerindeki başlıca kaleler olan Bantoz (Panados), Çorlu (Tsurullos), Misini (Mosunopolis), Lüleburgaz (Verguli) ve Babaeski (Bulgarufigon) ele geçirildi (İnalcık, Edirne, s. 146). Öte yandan Meriç nehrine doğru Güney Trakya yol kavşağında Keşan Kalesi, Edirne’nin güneyinde Trakya’nın ikinci büyük merkezi Dimetoka (Didymoteikhon) Kalesi zaptedildi (761/1360 veya 762/1361). Böylece Edirne her türlü yardımdan tecrit edildi.
762 (1361) baharında Şehzade Murad, Rumeli kuvvetlerini emri altında toplayıp Edirne üzerine yürüdü. Edirne’nin 55 km. doğusunda Babaeski’de karargâh kurup Lala Şâhin kumandasında orduyu ileri gönderdi. Edirne tekfuru onu Sazlıdere vadisi önünde karşıladıysa da bozguna uğradı ve Edirne’ye çekildi; geceleyin Meriç üzerinden gemiyle Enez’e kaçtı. Ardından Edirne halkı şehri teslim etti (28 Cemâziyelâhir 762 / 5 Mayıs 1361). Murad ordusuyla Kum Kalesi kapısından şehre girdi (Oruç b. Âdil, vr. 41a). Daha sonra Edirne’yi güvence altına almak için Lala Şâhin ile birlikte kuzeyde Bulgaristan’a ait Eski Zağra ve Yukarı Meriç vadisinde Filibe doğrultusunda sefere çıktı. Fakat bu sırada Bursa kadısı Çandarlı Kara Halil’den Sultan Orhan’ın ölümü haberi geldi (Cemâziyelevvel 763 / Mart 1362).
2)SALTANAT DÖNEMİ:
I. Murad tahta geçtikten sonra 766 (1365) yılına kadar Karaman ve Eretna tehdidi yüzünden Anadolu’da kaldı. Eretnaoğlu Mehmed’i tahta çıkaran Karamanoğlu Alâeddin, Ankara’ya hâkim olan Bahtiyar Bey’le ittifak halinde Osmanlı topraklarına saldırdı. I. Murad, 1362 kışını Bursa’da geçirdikten sonra güçlü bir ordu toplayarak ertesi yılın baharında sefere çıktı. Eretna’nın Moğol birliklerini (Barımbay ve Samagar aşiret kuvvetleri) Eskişehir bölgesinde bozguna uğrattı, Karaman ordusunu püskürttü. Bunun üzerine kuşatma altında bulunan Ankara ahîleri kalenin anahtarlarını getirip teslim ettiler. Karaman ve Eretna tehdidi böylece ortadan kalktı.
1364’te Anadolu’da Türkmen beylikleri ve Mısır’da Memlükler’e karşı genel bir Haçlı seferi hazırlıkları yapılmaktaydı. Safer 767’de (Ekim 1365) on altı kadırga, 10.000 asker taşıyan altmış sekiz gemi ile Kıbrıs Kralı Pierre’in ordusu İskenderiye’yi ele geçirmiş, Mısır’ın zengin ticaret limanı yağma ve yangında harabeye dönmüştü. İskenderiye yağma ve katliamı Avrupa’da İslâm’a karşı kazanılmış en büyük zaferlerden biri olarak kutlandı. Ertesi yıl papalığın genel Haçlı planı dahilinde Osmanlılar’a karşı Savua Kontu VI. Amedeo kumandasında bir Haçlı ordusu Gelibolu’yu aldı (Zilhicce 767 / Ağustos 1366).
I. Murad Bursa’dan Katalan Paralı Askerler Birliği kalıntıları elinde bulunan Karabiga’yı kuşatıp aldıktan sonra Rumeli’ye geçerek bir müddet Dimetoka ve Edirne’de oturdu ve bu kentlerin imarı ile uğraşıp buralarda birer saray ve camii yaptırdı. 1366-1368’de Bulgarların elinde olan Kızılagaç, Yanbolu, İhtiman, Samakov, Aydos ve Süzebolu kentleri ve Bizans idaresinde olan Hayrabolu, Pınarhisar, Vize ve Kırklareli Osmanlılar eline geçti. Bulgar Kıralı İvan Şişman ülkesinin önemli bir kısmını kaybetmiş oluyordu. 1368’de kız kardeşi Prenses Mara’yı I. Murad’la evlendirdi ve Bulgaristan’in Osmanlıların yüksek egemenliği altında bulunan bir vasal ülke olma statüsünü kabul etti.
1371’de Sırpsındığı Savaşı’nın intikamını almak isteyen Sırpları Çirmen Savaşı’nda yendi. Aynı yıl İstanbul’un yakınında bulunan Çatalca ele geçirildi. Osmanlı sınırları Sırp Despotluğu’na dayanmıştı. 1374’te Sırp Despotu Lazar ile yapılan bir anlaşma ile yıllık vergi vermek suretiyle Sırbistan’ın Osmanlılar yüksek egemenliği altında bir vasal ülke olması kabul edildi.
Bu gelişmeler Bizans’ı da yakından etkilemişti. Bizans İmparatoru V. İoannis, I. Murad ile müzakerelere girerek 1373 başlarında bir anlaşma yapıp Bizans İmparatorluğu’nun yıllık vergi ödeyerek Osmanlılar yüksek egemenliği altında bir vasal ülke olmasını kabul etti. Böylece Osmanlıların Rumeli’ye geçip yerleşmelerinden 20 yıl sonra Balkanlarda bulunan üç devlet de (Bizans, Bulgaristan ve Sırbistan) Osmanlıların yüksek egemenliğini kabul etmiş oluyordu.
2.1)SAVCI BEY İSYANI:
- Murad bu seferde iken “taht vekili” olan oğlu Savcı Bey bir şehzade ayaklanması başlattı. Gerçekte bu Osmanlı şehzadesinin ayaklanması İstanbul’da Bizans İmparatorluğu için imparator adayları arasındaki taht kavgalarının bir uzantısıydı. I. Murad 1373’te yanına vasal hükümdar olan Bizans İmparatoru V. İoannis ile birlikte bir Anadolu seferine çıkmıştı. Konstantinopolis’teki büyük oğlu Andronikos (sonra IV. Andronikos) küçük kardeşi Manuil (sonra II. Manuil) rekabet halindeydi. Babasının başkentten ayrılmasından istifade eden Andronikos bir komplo yapıp imparatorluğunu ilan etti. Bu ayaklanma eylemine her nedense daha 14 yaşında olan Osmanlı şehzadesi Savcı Bey de katılıp Rumeli’de babası I. Murad yerine hükümdar olduğunu ilan edip kendi adına hutbe okuttu. I. Murad, komutası altındaki Osmanlı güçleri ile hemen Rumeli’ye geçti. Şehzade Savcı Bey ve Bizanslı gaspçı Andronikos’un komutası altında bulunan birliklerle İstanbul yakınlarında “Apikridium” mevkinde bir çarpışma yapıldı ve I. Murad idaresindeki ordu Savcı Bey ve Andronikos’un ordusunu dağıttı. Savcı Bey, Dimetoka’ya kaçtı ve orada yakalandı. Babası Savcı Bey isyanından çok etkilendiği için, önce onun gözlerine mil çektirme cezası uygulattı. Feridun Bey Münşeati terimiyle Savcı Bey “nur-ı basıradan mechur (görme ışığından yoksun)” edildi.[11] Aynı ceza Bizans İmparatoru V. İoannis, tarafından asi oğluna da uygulandı. Fakat tarihçiler Bizans İmparatoru’nun bu cezayı daha hafif bir şekilde uygulayıp oğlunun gözlerine kızgın sirke döktürüp yarı kör ettirildiğini bildirirler. I. Murad oğlunu kör ettirdikten sonra öfkesini yenemeyip sonradan Bursa’da bulunan Savcı Bey’i boğdurarak idam ettirdi.
2.2)BALKAN FETİHLLERİ:
I. Murad saltanatının 1381’i izleyen yıllarında Anadolu beyliklerinden Candaroğulları’nı içten zayıflatmayı ve Akdeniz’de güçlü Venedik devleti ile barışık kalmayı güden bir strateji uygularken Balkan sınırlarındaki akıncı beylerini ve ordu komutanlarını Balkan fethine devamla görevlendirdi.
Gazi Evrenos Bey idaresindeki akıncı kolu daha önce kaybedilen Gümülcine’yi eline geçirdikten sonra Batı Trakya ve Makedonya’ya yöneldi. Balaban Bey Sofya’yı, Yahşi Bey Niş’i ele geçirdi. Akıncılar Vardar ve Struma nehirlerinin vadilerini takip ettiler ve hemen sonra Vezir Çandarlı Hayreddin Paşa ise Batı Trakya’da Kavala, Drama, Zihne, Serez ve Bizans’in ikinci büyük şehri olan Selanik’i aldı. Kara Timurtaş Paşa İştip, Manastır ve Hayreddin Paşa Ohri’yi ele geçirip Arnavut sorunlarına müdahale edilmeye başlandı. Buralara Anadolu’dan yeni göçmen Türkmenler nakil edilerek Balkanların Türkleşmesi konusuna da eğilindi.
2.3)KARAMANOĞULLARI BEYLİĞİ İLE SAVAŞ:
I. Murad 60 yaşını Bursa’da geçirmekteyken bu sefer de damadı Karamanlı Alâeddin Bey ile uğraşmak zorunda kaldı. Alâeddin Bey 1386’da Osmanlı sınırlarını çiğneyip Osmanlı idaresine 1381’de geçen Beyşehir’e saldırdı. Bunun üzerine I. Murad büyük bir ordu ile Karamanlı merkezi Konya üzerine yürüdü. Alâeddin Bey’in af dilemesini ve barış önerilerini kabul etmedi. Osmanlı ve Karamanlı orduları Konya şehri yakınlarında bir çarpışmaya giriştiler. Alâeddin Bey yenildi ve Konya kalesine kapandı. Fakat Osmanlı ordusu kaleyi kuşatıp çok geçmeden alıp kenti fethettiler. I. Murad’ın kızı ve Alâeddin Bey’in karısı Nefise Melek Hatun babası huzuruna çıkıp kocasının affını diledi. Oğluna karşı çok haşin davranmış olan I. Murad, damadına karşı çok bağışlayıcı davrandı ve onun hayatını bağışlayıp Bursa’ya döndü.
VEFATI:
Osmanlı’nın ilk şehit sultanıdır. Kosova Muharebesi, Murad Hüdavendigar’ın son savaşı olmuştur. Sultan, savaş meydanında yaralılar arasında dolaşırken, Kral Lazar’ın damadı (bazı kaynaklara göre fedaisi) olan ve yaralılar arasında bulunan Sırp Miloş Kopiloviç tarafından, 10 Ağustos 1389 (Hicri 15 Şaban 791) tarihinde, 63 yaşında iken şehit edilmiştir. Sultan Murad’ın iç organları, şehit olduğu yere bir türbe yapılarak gömülmüştür. Bedeni ise Bursa’ya nakledilerek Çekirge’deki türbesine defnedilmiştir.
KAYNAKÇA:
2)Türk Diyanet işleri Vakfı İslâm Ansiklopedisi
3)www.bursamuze.com Sultan Murad Hüdavendigar Külliyesi