1.Abdülhamit 1774 yılında imzalamış oldukları Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kaybettikleri toprakları özellikle de Kırım’ı Ruslardan geri almak amacıyla 1787 yılında Rusya’ya savaş ilan eder.
Rus İmparatorluğu ile çok sıkı bağları bulunan İmparator II. Joseph, Osmanlı İmparatorluğu’nun Rusya’ya savaş ilan etmesini bir fırsat olarak görüp hemen Ruslarla müttefiklik anlaşmasına varıp Osmanlılara savaş ilan etme yolunu seçti. Böylece Osmanlılar beklemedikleri şekilde Avusturya’yı karşında bulup iki cephede savaşmak zorunda kaldı.Osmanlı öncelikle Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu üzerine giderek Avusturya’nın savaş dışı bırakılmasını amaçladı.
Yazımızın konusu olan muharebe Romanya’nın Karansebeş bölgesinde Osmanlı İmparatorluğu ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu arasında yapılan bir muharebedir.
Karánşebeş (Şebeş) muharebesi, 17 Eylül 1788 akşamı Osmanlı kuvvetlerini arayan Avusturya öncü birlikleri arasında gerçekleşir. Yaklaşık 100.000 kişilik Avusturya kuvvetleri Osmanlılarla savaşmak için Karánsebes kasabası (Günümüz Romanyasında Caransebeş) yakınlarında kamp kurar.
Hussar birliği (hafif süvari birliği) keşif için Timiş nehrinin karşı yakasına geçer, Osmanlılardan hiçbir iz bulamaz. Hussar birliğinin yolda karşılaştığı çingene konvoyu muzaffer Avusturya askerlerine kendilerinden schnapps (alkollü likör, bir tür cin) satın almalarını teklif eder. Tekliften memnun kalan Hussarlar içki fıçılarını satın alırlar.Hussarlar içip eğlenirken karargah süvarilerin durumunu öğrenmek adına bir piyade kolunu desteğe gönderir.Avusturya piyade kolu, Hussarların bu içki partisine katılmak ister. Lakin Hussarlar içki fıçılarını piyadelerle paylaşmak istemez. İçki fıçılarının etrafını sarıp koruma altına alır, tartışma sürerken bir asker ateş eder. Böylece Hussarlar ve piyadeler arasında çatışma başlamış olur.
Çatışma sırasında bazı piyadeler, Hussarları korkutma amaçlı Turciii! Turciii! diye haykırır.(Romence: Türkleeer!). Bunu duyan Hussarlar Türkler geldi zannedip kaçar, Hussarların kaçtığını gören piyadelerde kaçışmaya başlar. Zira Avusturya Ordusu Lombardlı İtalyanlardan, Balkan Slavlarından, Avusturyalılardan ve çeşitli azınlıklardan oluşan karma bir ordudur. Bu sebeple askerler birbirlerini anlamakta zorlanmaktadır. Durumu düzeltmeye çalışan Avusturyalı subaylar Halt ! (Almanca:Durun!) Halt ! (Durun!) diye bağırır, fakat Almanca bilmeyen askerler bu kelimeleri Allah ! Allah ! diye anlayınca işler daha da kötüleşir.
Süvarilerin kampa doğru dörtnala geldiğini gören bir birlik kumandanı, Osmanlı akıncılarının saldırısına uğradıklarını zannedip,topçulara ateş emri verir. Bu sırada, çatışma sesini duyan askerler ne olduğunu anlayamadan kaçmaya başlar. Birlikler her gördüğü gölgeyi Türk zannedip vurmaya başlar, aslında ateş ettikleri kendi askerleridir. Bu kargaşa sonucu tüm ordu geri çekilir, İmparator II. Joseph atını küçük bir çaya sürerken attan düşüp sakatlanır.
Aslında ortada ne bir Türk vardır ne de tehlike
İki gün sonra olay yerine ulaşan Osmanlı ordusu 10.000 kadar ölü ve yaralıyla karşılaşır ve Karanşebeş şehrini rahatça ele geçirir.
Savaş sonucunda osmanlı büyük bir yenilgi alsa da bu Muharebe savaş tarihindeki en garip olaylardan biri olarak kayıtlara geçmiştir.